BM'ye göre, şu anda 730 milyondan fazla insan su kıtlığının "yüksek ve kritik düzeyde" olduğu ülkelerde yaşıyor. Su kısıtlamaları, artan kuraklıklar ve düşük mahsul verimi değerleri artık olağan hale geldiğinden, etkiler şimdiden hissediliyor.

Temiz suya erişim bir insan hakkıdır. Bu, “herkes için su ve sanitasyonun mevcudiyetini ve sürdürülebilir yönetimini sağlamayı” amaçlayan 6. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefinde ifade edilmektedir. Birçok insan su erişebilirliğini hafife alırken, mevcut su miktarı azalmakta ancak toplumsal talep artmaktadır. BM, 2030 yılına kadar mevcut küresel su arzında %40'lık bir eksiklik olacağını tahmin ediyor. Su hem şimdi hem de yakın gelecekte krizin ortaya çıkardığı ve çıkarabileceği risklerin önem seviyesi anlaşılmadığı için verimsizliklere ve yetersiz yatırıma sebep oluyor.

İşletmeler bir soruna nasıl maruz kaldıklarını bilmiyorlarsa, sorunu doğru şekilde çözmeleri beklenemez. Küresel su krizini ancak suya doğru şekilde değer vererek çözebiliriz. Şirketler ve hükümetler su fiyatlandırması konusunda komplike kayıtlara sahip; yani, su için ödenen fiyat, çıkarma, taşıma, kullanma ve kirletmenin gerçek maliyetlerini yansıtmıyor. Fiyatlandırmayı düzenleyen makamlar genellikle kıtlık koşullarını yansıtmayan veya daha akıllıca kullanılması için teşvik vermeyen su tarifeleri belirlemeye devam ediyor.

Birçok şirketin ihtiyaçlarını karşılamak için tatlı suyun her zaman mevcut olacağına dair düşüncesi var, ancak resim değişiyor. Suya değer vermek, hem Yönetim Kurulu’nda hem de politikada giderek önem kazanıyor.

2021'de CDP'nin su soru seti, yatırımcı kimliğiyle 680'den fazla finans kurumu ve 200 büyük şirket adına yanıt vermeleri için 6.000'den fazla şirkete yöneltildi. CDP'nin yanıtlara ilişkin analizi, küresel şirketlerin su konusunda nasıl daha güçlü ve anlamlı adımlar atmaya başladığını gösteriyor. Her yıl birçok şirket verilerini açıklıyor. 2010'da 176 olan bu sayı her yıl artarak 3.300'den fazla şirkete ulaştı. Geçen yıl, bu şirketlerden 118'i CDP'nin Su A Listesi'ne girdi.

Şirketlerin şu anda bunu yapma yollarından biri, suya “dahili fiyat” belirlemektir. Bu yaklaşım, bir işletme için suyun parasal değerini hesaplamaya yönelik bir alıştırmadır. Dahili fiyat, yerel bir bölgede su çıkarmanın çevresel maliyetlerini, su kalitesini, verimliliğini ve su kaynaklarını güvence altına almanın faydalarını etkileyebilir. Bu fiyat daha sonra yatırım kararlarını bildirmek ve su kıtlığından kaynaklanan kıtlıklara karşı korunmak için kullanılır

Dahili fiyatın gerçekte kullanım şekli, işletmeler arasında farklılık gösterir. Verilerimiz, bazılarının riskleri ve fırsatları değerlendirmek için varsayımsal bir "gölge fiyat" kullandığını, bazılarının ise bunu yeterli su kaynaklarını güvence altına alma maliyetine göre belirlediğini ve hatta su etkileri için dahili departmanlardan ücret talep ettiğini gösteriyor. Bu yaklaşım, çevre yönetimi uygulamalarını iyileştirebilir. Bazı durumlarda, kurumların yerel paydaşlarla olan ilişkisini de artırır.

Tayvanlı elektronik şirketi AU Optotronics, atık su üzerindeki etkiyi değerlendirirken dahili bir fiyat belirlemenin faydalarını keşfetti. Şirket, CDP'ye “…sadece su tasarrufunun değil, aynı zamanda nehir kirliliğinin mali değerinin de önlendiğini, biyolojik çeşitliliğin korunduğunu ve su bağımsızlığımızın arttığını…” şeklinde raporlama yaptı.

Son 5 yılda CDP, dahili fiyatlandırma hakkında soru sormak için yıllık su soru setinikullandı. 2021'den elde edilen sonuçlar, 269 şirketin bir fiyat uyguladıklarını doğruladığını, ancak bunun farklı amaçlar için kullanıldığını gösteriyor. CDP su soru setini yanıtlayanların %52'si gerçek ve potansiyel maliyetleri doğru bir şekilde yansıtmak için kullanıldığını söylerken, yalnızca %12'si daha geniş toplumsal faydalar elde etmek için kullandığını söyledi. Daha endişe verici bulgulardan biri, birçok şirketin fiyatı su tedarikçileri tarafından uygulanan tarife ile karıştırdığı ve konuyla ilgili farkındalığın olmamasıydı.

Bu sonuçlar hem kat edilmiş hem de gelecekte kat edilebilecek yolu gösteriyor. Son yıllarda su konusunda açıklama yapan ve liderlik yapan şirketlerin büyümesi arttı, ancak hala sorunun farkında olmayan önemli bir şirket kitlesi var.

Dahili su fiyatlandırması, şirketlerin çevreye olan etkilerini ve bu konuda nasıl önlem alacaklarını anlamalarına yardımcı olabilir. CDP'ye yapılan gönüllü raporlamalar, su yetkilileri tarafından belirlenen verimli bir fiyatlandırma mekanizmasının yokluğunda bile işletmelerin risk ve fırsatları proaktif olarak hesaba katabileceklerini göstermektedir. Bununla birlikte, dahili su fiyatlandırmasının nasıl olması gerektiği ve nasıl hesaplanacağı konusunda şirketlerin rehberliğe ihtiyaçları var.

CDP, dünyanın en büyük su tüketicilerinin mekanizmayı benimsemesi adına şirketlerle birlikte çalışacak. 

Su fiyatlandırmasını CDP'ye nasıl raporlayacağınız hakkında daha fazla bilgiyi buradan edinebilirsiniz.

About the Author