Çevresel raporlama ve şeffaflık, ekonomik dayanıklılığı beraberinde getiriyor

CDP’nin global direktörlerinden Dexter Galvin ve Emily Kreps’in yakın zamanda yayımladıkları yazılarına göre, COVID-19 salgını değer zincirindeki tüm parçaların birbirine nasıl bağlı olduğunu görmemizi sağladı. Yatırım yapılan ve yatırımcı, işveren ve çalışan, marka ve tüketici, alıcı ve tedarikçi; hepsinin arasındaki ilişki bir şirketin başarılı ya da başarısız olduğunu belirliyor.

İşte bir şirketin çevresel etkilerini, risklerini ve fırsatlarını ölçmesi ve değerlendirmesi bu değer zinciri için büyük önem taşıyor. Çünkü artık paydaşlarınız, çevresel performansınızı önemsiyor.

Güvenilir ve karşılaştırılabilir verilerin paylaşımı, risklerin yönetilebilmesi için şart. Çevresel verilerin şeffaf bir şekilde paylaşılması ise; yatırımcılara veriye dayalı, net ve etkili plan yapma fırsatı sağlıyor.

Bir varlık yönetimi şirketi olan CPR, hisse senetlerini seçerken şirketlerin CDP skorlarını dikkate alıyor. CPR’ın Genel Müdür Yardımcısı Gilles Cutaya: “İklim liderlerine yatırım yapmanın müşterilerimize uzun vadeli değer katacağına inanıyoruz. Gelecekteki pazar liderlerini tanımlarken, çevresel risklerini ölçmeleri ve düşük karbona geçiş için uzun vadeli stratejiye sahip olmaları önemli kriterlerden olacak. Bu sebeple CDP derecelendirmeleri yatırım sürecimizin merkezinde yer alıyor.” diyor.

Buna paralel olarak, her sene daha fazla yatırımcı yatırım yapacağı şirketten CDP raporlaması yapmasını talep ediyor. 2020 yılında 106 trilyon dolar değerinde varlığa sahip 515 yatırımcı binlerce şirketten CDP aracılığıyla raporlama yapmasını talep etti. Bu yatırımcı sayısının 2002 yılında 35 olduğunu düşünürsek, şirketler için günümüz dünyasında çevresel yapmanın zaruri hale geldiğini görüyoruz.

Yazının tamamına ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz. 

 

Corona günlerinde çevresel raporlama: Sistemi “şok”lara hazırlamak

CDP’nin global direktörlerinden Dexter Galvin, Sustainable Brands için yazdığı yazıda hem COVID-19 hem de iklim değişikliğinin sistemi yeniden şekillendirme etkisi olan “dışsal şok”lar olduğunu açıkladı ve her iki şokun da üstesinden gelebilmek, aynı zamanda da gelecekteki şoklara karşı daha dayanıklı olabilmek için veriye dayalı stratejiler geliştirmenin öneminden bahsetti.

COVID-19 salgının kurumsal sürdürülebilirlik alanında duraklama dönemine yol açabileceği düşüncesine rağmen bazı şirketlerin çevre konusundaki taahhütlerini artırmaları ve Deloitte’un hazırladığı 2020 Yenilenebilir Enerji Endüstrisi Raporu’ndaki olumlu çıktılar, aslında bu düşüncenin doğru olmadığını kanıtlıyor.

Çevresel raporlama yapan şirketlere daha fazla yatırım yapıldığı ve daha fazla sermayeye eriştikleri zaten bilinen bir gerçek. Fakat her şey sermayeyle de ilgili değil, bu şirketler şeffaflıkları sayesinde paydaşlarının güvenini kazanıyor, sektördeki prestijleri artıyor ve veriye dayalı stratejiler geliştirdiklerinden gelecekteki olası risklere karşı daha dayanıklı hale geliyorlar.

Yazının tamamına ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

 

İklim hedeflerinden korkmayın, tam tersine ekonomik canlanmada başrolü almalarına izin verin

CDP Kuzey Amerika ekibinden Sara Law, şirketlere COVID-19 salgını sonrasındaki süreçte şirketlere “iklim hedeflerini askıya almamaları gerektiğini, çünkü iklim krizinin askıda olmadığını” hatırlatıyor.

Law, “Dahası, siz dursanız da rakipleriniz her geçen gün güçlü iklim hedefleri belirlemeye ve yatırımcılarınız sizden çevre konusunda aksiyon beklemeye devam ediyor.” diye de ekliyor.

20 sene önce sera gazı emisyonlarını ölçen ve raporlayan bir şirket bulmak zordu. Sadece 6 sene öncesine kadar, bir şirketi “Bilim Temelli Hedef” belirlemek için ikna etmek çok zordu. Fakat bugün geldiğimiz noktada, 200’den fazla şirket 1.5 derece hedefine paralel olarak bilim temelli hedef belirlemiş durumda. Şimdi tüm şirketler, daha uzun vadeli iklim hedeflerine odaklanmış durumdalar: 2050’ye kadar net sıfır karbona ulaşmak. Bu sebeple, COVID-19 salgınının etkilerinden bir an önce kurtulmak ve başarıya ulaşmak isteyen şirketler; iklim hedeflerini askıya almak bir yana, onlara daha sıkı sarılmalılar.

Yazının tamamına ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

 

About the Author