Submitted by sude.figen on November 7, 2024
COP16, 21 Ekim 2024'te Kolombiya'nın Cali şehrinde başladı ve 1 Kasım'a kadar sürecek. COP16'da üç ana öncelik belirlendi: biyolojik çeşitlilik planlarını ulusal eylemlere dönüştürmek, uygulanabilirliği sağlamak için yeterli finansman bulmak ve genetik kaynaklardan elde edilen faydaların adil paylaşımı (ABS) sürecini hızlandırmak. COP16’nın "Doğa ile Barış" teması altında yapılması, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve biyoçeşitlilik kaybının önlenmesi yönünde güçlü bir mesaj taşıyor. Ana hedefi, 2022’de Montreal’de kabul edilen Kunming-Montreal Küresel Biyolojik Çeşitlilik Çerçevesi'nin (GBF) uygulanmasını hızlandırmak. 2030 yılına kadar biyolojik çeşitlilik kaybını durdurmak ve geri kazanmak amacıyla stratejik bir çerçeve sunan GBF kapsamında, hükümetler Ulusal Biyoçeşitlilik Strateji ve Eylem Planlarını (NBSAP) revize etme veya yeniden hazırlama taahhüdü verdiler. Bu çerçeve, 2030 yılına kadar biyolojik çeşitlilik kaybını durdurmayı amaçlayan iddialı hedefler içeriyor. Bu hedefler arasında, kara ve deniz alanlarının %30’unu koruma altına almak, ekosistemleri onarmak, zararlı sübvansiyonları azaltmak ve çevresel bozulmaları önlemek yer alıyor. Aynı zamanda, ülkeler biyolojik çeşitlilikle ilgili bağımlılıklarını ve etkilerini değerlendirmeyi, izlemeyi ve raporlamayı taahhüt ederek bu hedeflere ulaşmayı amaçlamakta. Ancak birçok ülke,politika uyumsuzluğu, finansman ve kapasite eksiklikleri nedeniyle bu hedeflere ulaşmakta zorlandığını bildiriyor.
COP16'da ülkeler, GBF ile uyumlu olarak hazırladıkları Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejilerini ve Eylem Planlarını (UBSEP) sunmaya davet edildi. Bu oturumlar ayrıca, biyoçeşitliliği korumaya yönelik kaynak mobilizasyonunu artırmayı ve hedeflerin izlenmesi için bir çerçeve geliştirmeyi amaçlıyor. Konferans boyunca, dijital genetik bilgi paylaşımına yönelik adil fayda paylaşım mekanizması gibi önemli konular da ele alınıyor. Bu zirve, dünyanın dört bir yanından yaklaşık 14.000 delegeyi ağırlayarak, biyoçeşitlilik konusunda uluslararası iş birliğini derinleştirmeyi hedefliyor.
Finansman ve Kaynak Sağlanması: COP16’da ana gündem maddelerinden biri, ülkelerin biyoçeşitlilik hedeflerine ulaşmaları için gerekli finansal kaynakların mobilize edilmesi. Özellikle, 2030’a kadar yıllık 200 milyar dolar hedefinin özel sektör katkılarıyla desteklenmesi bekleniyor. Bu, doğa koruma projeleri için kritik bir gereklilik olarak vurgulanmakta.
Biyoçeşitlilik İzleme ve Ulusal Stratejiler: Zirvede, ülkelerin 2030 hedeflerine yönelik ilerlemelerini takip edebilmesi için ulusal biyolojik çeşitlilik stratejilerinin güçlendirilmesi ve izleme sistemlerinin oluşturulması gibi konular ele alınıyor. Bu kapsamda, tüm katılımcılar için daha fazla şeffaflık ve hesap verebilirlik talep ediliyor.
Birçok ülke, COP15’te kabul edilen Küresel Biyolojik Çeşitlilik Çerçevesi kapsamında %30 koruma taahhüdünü yerine getirmekte gecikiyor. 2030’a kadar biyolojik çeşitliliği korumayı amaçlayan bu çerçeveye rağmen, ülkelerin çoğunluğu hala somut planlarını sunabilmiş değil. Özellikle gelişmekte olan ülkeler, teknik destek ve kaynak paylaşımı konularında daha fazla iş birliği talep ediyor. "Doğa ile Barış" teması altında yapılan bu zirve, küresel biyoçeşitlilik kaybını durdurmak için hükümetler ve diğer aktörlerin daha etkin eylem planları geliştirmesini amaçlıyor. Bu kapsamda, Kolombiya, COP16 başkanlığı sürecinde kendi ulusal biyoçeşitlilik stratejisini açıklayan ülkelerden biri oldu ve diğer ülkelere örnek teşkil ediyor.
Sonuç olarak COP16, çevresel hedeflerin uygulanabilirliğini sağlama, izleme ve finansman geliştirme gibi alanlarda yoğun müzakerelere sahne oluyor ve tüm taraflardan süreci hızlandırmaları bekleniyor. Zirvenin özellikle kaynak paylaşımı ve biyoçeşitliliğin korunması için adil bir yapı oluşturulması konusunda yol gösterici olması bekleniyor.
WWF’nin geliştirdiği UBSEP izleme aracı sayesinde ülkelerin biyoçeşitlilik konusundaki durumlarını karşılaştırmalı olarak inceleyebilirsiniz: NBSAP tracker: Check your country's nature progress | WWF
COP16 Türkiye Perspektifi
Türkiye, biyolojik çeşitliliği koruma konusunda Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (CBD) kapsamında yükümlülüklerini yerine getirerek Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı (NBSAP) hazırlamış ve duyurmuştu. Türkiye'nin ilk NBSAP'ı 2007 yılında yayımladı, sonrasında da revizyonlar ve güncellemeler yapıldı. Bu plan, Türkiye'nin biyolojik çeşitliliğinin korunması, sürdürülebilir kullanımı ve ilgili kapasite geliştirme çalışmalarını kapsayan bir çerçeve sunuyor.
Türkiye, 2020 sonrası döneme yönelik olarak Küresel Biyolojik Çeşitlilik Çerçevesi'ne (Global Biodiversity Framework) uyum sağlamak için NBSAP'ını gözden geçirmeyi ve bu çerçeveye uygun hedefler geliştirmeyi taahhüt etmiştir. Bu güncellenmiş NBSAP planları, ülkelerin biyolojik çeşitliliği koruma ve sürdürülebilir kullanma hedefleri doğrultusunda yapılan çalışmaları içerir ve ulusal düzeyde stratejik adımları belirler. Türkiye gibi biyolojik çeşitlilik açısından zengin ülkeler için COP16, hem ulusal stratejileri güçlendirme hem de küresel iş birliği imkanlarını genişletme açısından bir fırsat sunmaktadır. Doğayı koruma çabaları, sürdürülebilir kalkınmanın önemli bir unsuru olarak her geçen gün daha da önem kazanıyor.
CDP Türkiye Biyoçeşitlilik teması verilerine göre, Türkiye’de yanıt veren şirketlerin önemli bir kısmı biyolojik çeşitliliği stratejik bir öncelik olarak görüp iş süreçlerine entegre etmek için somut adımlar atıyor. 2023 yılında şirketlerin %65’i biyolojik çeşitlilik konularını yönetim kurulu seviyesine taşırken, %54’ü biyolojik çeşitliliği koruma girişimlerini kamuya açık bir şekilde taahhüt ediyor veya destekliyor. Ancak, yalnızca %29’u biyolojik çeşitlilik etki değerlendirmesi yapıyor ve bu şirketlerin çoğu tedarik zincirine yönelik etkileri henüz göz önünde bulundurmuyor. Şirketlerin neredeyse yarısı biyolojik çeşitlilik koruma taahhütlerini ilerletmek için adımlar atıyor; %34’ü arazi ve su koruma girişimlerine öncelik veriyor, %47’si ise biyolojik çeşitlilik göstergeleriyle performansını izliyor.
Özel Sektörü Ne Bekliyor?
COP16, şirketlerin biyolojik çeşitlilik kaybına karşı daha güçlü aksiyonlar almasını teşvik etmek için önemli bir etkinlik olarak öne çıkıyor. Etkinlik, şirketleri doğaya verdikleri zararı azaltmaya yönlendirecek politikaların güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Bu doğrultuda, Business for Nature gibi koalisyonlar, hükümetlerden şirketlerin daha fazla sorumluluk almasını sağlayacak politikaların benimsenmesi için baskı yapıyor. "Make it Mandatory" kampanyası ile 400’den fazla işletme ve finans kuruluşu, COP16'da biyolojik çeşitlilik çerçevesine destek sunmaya davet edildi ve özellikle şirketlerin raporlama, izleme ve doğa dostu faaliyetleri artırmalarına yönelik hedefler talep ediliyor.
Şirketlerin COP16'da yer almaları yalnızca sembolik bir katılım değil; finans sektörü, perakende, enerji, tarım ve orman gibi sektörlerde yeni düzenlemeler ve zorunluluklar bekleniyor. Biyolojik çeşitliliğe katkı sunacak önlemler kapsamında, şirketlerin doğa üzerindeki etkilerini azaltmaları, ekosistemlerin korunmasına katkıda bulunmaları ve finansal faaliyetlerinde doğaya zarar veren uygulamalardan uzaklaşmaları amaçlanıyor.
CDP, COP16 Biyoçeşitlilik Hedeflerine Destek Veriyor
COP16 zirvesinde, CDP, 2030 Biyoçeşitlilik Çerçevesi hedeflerine ulaşmayı destekleyen veri odaklı bir yaklaşımı teşvik ediyor. Şirketlerin doğaya bağımlılıklarını ve etkilerini değerlendirmeleri gerektiğini vurgulayan CDP, 23.000’den fazla şirket ve 1.100 şehirden gelen verilerle bu sürece rehberlik ediyor. Hedef 15 gibi kritik alanlarda, su ve biyolojik çeşitlilik bağımlılıklarını izlemeye yönelik ilerlemeler değerlendiriliyor. CDP, güçlü bir özel sektör katılımı ve hükümet liderliğini hedeflerin başarısı için önemli görüyor.
CDP’nin sunduğu veriler, şirketlerin %99’unun su bağımlılığını değerlendirdiğini ve su bağımlılığı konusunda 2022-2023 yıllarında %24 artış olduğunu gösteriyor. Ancak, şirketler biyolojik çeşitlilik bağımlılıklarını değerlendirmede hala başlangıç aşamasında; 2023’te şirketlerin yalnızca %7’si biyolojik çeşitlilik bağımlılıklarını raporlarken, üçte birinden azı önümüzdeki iki yıl içinde bu değerlendirmeyi yapmayı planlıyor. Biyolojik çeşitlilik etkisini tüm değer zinciri boyunca değerlendiren şirket sayısı da oldukça düşük, sadece dörtte biri bu kapsamlı değerlendirmeyi yapıyor.
CDP, özel sektörün doğa üzerindeki etkisini azaltması ve doğaya duyarlı politikalar benimsemesi için güçlü bir liderliğe ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor. Özellikle, COP16 sırasında veri temelli ilerleme izleme mekanizmaları oluşturmak, hem hükümetlerin hem de şirketlerin sorumluluklarını yerine getirmesinde büyük önem taşıyor.
CDP ve Biyoçeşitlilik Fonu
COP16 ile paralel olarak, CDP, Mirova tarafından yönetilen ve 11 büyük Fransız kurumsal yatırımcı tarafından desteklenen 100 milyon Euro'luk bir biyoçeşitlilik fonu başlattı. Bu fon, CDP'nin iklim ve doğa verilerini kullanarak, biyoçeşitlilik kaybını azaltan ve güvenilir geçiş çabaları gösteren yüksek etkili sektörlerdeki şirketlere yatırım yapacak. Bu ortaklık, CDP’nin, yatırımcıların iklim ve doğa fırsatlarını yönlendirmek için veri temelli kararlar almasına destek sunma hedefini güçlendiriyor.
Yatırımcıların iklim ve doğa fırsatlarını yönlendirmek için CDP verilerini nasıl kullanabileceğini keşfetmek için tıklayın: https://ow.ly/95k350TRRkq
CDP'nin çalışmalarına ve COP16'daki rolüne dair daha fazla bilgi için CDP Biodiversity Targets sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Referanslar
[1] NBSAP tracker: Check your country's nature progress | WWF
[2] UN CBD COP16 | United Nations Development Programme