CDP ve IUCN (International Union for Conservation of Nature and Natural Resources/Dünya Doğayı Koruma Birliği) 5 Kasım 2021’de “Doğanın Potansiyelini Ortaya Çıkarmak: Kurumsal Dünyanın Verdiği Yanıt ve Daha Hırslı Hedeflere Duyulan İhtiyaç” isimli ortak raporlarını yayınladı.

İç içe geçmiş iklim ve bioçeşitlilik krizleri artık toplum için artan çevresel, sosyal ve ekonomik riskler oluşturuyor. İşletmeler bu krizlere önemli ölçüde katkıda bulunuyor ve bugün, çevresel ayak izlerini azaltmaya yönelik çeşitli önlemler almak için farklı dinamikler tarafından baskı altındalar. Bu raporda CDP ve IUCN, CDP'ye yanıt veren şirketlerin doğayla ilgili riskleri, etkileri, fırsatları ve müdahaleleri daha kapsamlı ele almak için iklim, orman ve suyun ötesine ne ölçüde geçtiğini ortaklaşa analiz ediyor.

Küresel ekonominin farklı sektörlerindeki (tarım, enerji, ulaşım, endüstriler, vb.) işletmelerin iklim değişikliği ve biyoçeşitlilik kaybı gibi küresel krizler üzerindeki etkileri bilinmekte. CDP bu raporda, bugün dünya çapındaki işletmeler üzerinde özellikle çevreye en çok zarar veren sektörlerde -örneğin fosil yakıt bazlı enerji üretimi ve endüstriyel tarım- faaliyet gösteren şirketlerin olumsuz etkilerini en aza indirmeleri için üzerlerinde büyük bir baskı olduğunu belirtiyor. Hükümet düzenlemeleri, yargı kararları, sivil toplum aktivizmi ve yatırımcı-tüketici eylemleri dahil olmak üzere birden fazla kaynaktan yayılan bu baskı, şirketlerin çevresel ayak izlerini ele almak için bir dizi önlem almasına yol açıyor. CDP raporda şirketleri gönüllü net sıfır sera gazı emisyonu hedefleri ve doğaya pozitif hedefler benimsemeyi tavsiye ederken, We Mean Business Coalition, Business for Nature, Race to Zero ve benzeri kurumsal yeşil girişimlere katılmayı teşvik ediyor. Raporda, şirketlerin kendileri de iklim değişikliğinin ve ekosistem bozulmasının şirket operasyonları ve tedarik zincirleri üzerindeki olumsuz etkilerinin giderek daha fazla hissedildiğini belirtiyor. Raporda öne çıkan fikir ise şu; “Şirketlerin büyük çoğunluğunun hâlâ iklim değişikliği ve diğer çevresel risk faktörlerini temel iş kaygılarından biri olarak ele almıyor”.

CDP ve IUCN bu raporda pek çok çarpıcı bulgu da ortaya koyuyor. Bunlardan biri, işletmeleri üzerinde önemli bir finansal veya stratejik etkisi olabilecek riskleri tespit ettikten sonra kamuya açıklayan şirketlerin %68'inin iklim ve doğa ile ilgili riskleri belirlediği. Rapor bu %68’in büyük çoğunluğunun doğa ile ilgili risklerden ziyade iklimle ilgili riskleri belirlediğini belirtiyor.

Raporda bir diğer öne çıkan konu ise raporlama yapan şirketlerin, doğaya uyumlu iş yapış stratejilerinin şirketleri için fırsatlar yarattığını bildirmesi. Şirketlerin çoğunluğu çevre ile çalışmanın potansiyel faydalarını görmezken, raporlama yapan şirketlerin -sadece- %22'si iklim ve doğayla ilgili fırsatları tespit ediyor. Bunların %66'sı iklimle ilgili fırsatları ve %15'i doğayla ilgili.

Raporda iklim ve doğaya bağlı felaketlerden etkilendiğini bildiren şirketlerin oranı %71 olarak açıklanmış ve bunun tahmin edildiği üzere büyük çoğunluğu iklim kriznden kaynaklanıyor. Çalışmalara göre iklimle ilgili zararlı etkileri bildiren şirketlerin oranına (%69) kıyasla, yalnızca %6,5'lik bir kesimin doğayla ilgili zararlı etkileri açıkladığı görülüyor.

Raporda öne çıkan bir diğer konu ise şirketlerin, çevresel etki raporlamalarına verdikleri yanıtlarda doğayı nadiren dikkate aldığı. Çalışma, iklim değişikliğininzararlı etkilerine nasıl yanıt verdiklerini açıklayan şirketler arasında, yalnızca %11'inin doğayla ilgili yanıtlar verdiğini belirtiyor.

CDP, “Doğanın Potansiyelini Ortaya Çıkarmak” raporunda bir dizi vaka çalışmasıyla raporlama yapan bazı şirketlerin doğayı operasyonlarına entegre etmek için attığı bazı adımları gösteriyor. Rapor, şirket yanıtlarından çıkan ana bulguların IUCN’in tanımlandığı ve kabul ettiği şekliyle ne ölçüde gerçek Doğaya Dayalı Çözümler (NbS) sunduğunu söylemek için henüz çok erken olduğunu hatırlatıyor ve şu önerilerde bulunuyor;

  • İşletmeler, kurumsal çevre raporlamalarında doğayla ilgili riskleri, fırsatları, etkileri ve yanıtları daha sistematik bir şekilde belirlemeyi ve raporlamayı hedeflemelidir.
  • Bilime dayalı doğa-pozitif net-sıfır stratejilerini uygulamaya koymak için artık daha fazla işletmenin somut adımlar atması gerekiyor.
  • İşletmeler, NbS (Nature-based Solutions) için IUCN Küresel Standardını sistematik olarak uygulamak da dahil olmak üzere, mevcut en iyi uluslararası standartlara ve rehberliğe dayalı olarak kendi doğa/NbS ile ilgili planlarını ve eylemlerini uygulamalıdır.
  • Hükümetler, hem doğa hakkında daha sıkı kurumsal çevresel raporlamalar sağlamak için politikalar oluşturmalı hem de doğa ile ilgili tüm politika süreçlerinde daha fazla uyum sağlayarak, işletmelerin daha yüksek hedefler belirlemesini teşvik etmelidir.

Raporun tamamına ulaşmak için buraya tıklayınız.

About the Author