CDP Türkiye, 2021 yılında CDP platformu aracılığıyla yatırımcılara ve diğer paydaşlara raporlama yapan şirketlerin açıkladıkları verilerin analizlerini içeren “CDP Türkiye İklim Değişikliği ve Su Raporu 2021” sonuçlarını gerçekleştirilen 12. İklim Değişikliği Sanal Konferansı ile duyurdu. 

Rapor sonuçlarına göre; Türkiye’de CDP İklim Değişikliği Programı'na yanıt veren şirketlerin sayısı 2020’de 60 iken 2021’de 67’ye yükseldi. Bu şirketlerden 41 tanesi, yatırımcılardan CDP’ye raporlama yapmak üzere resmi davet alan ve Borsa İstanbul’un BIST-100 endeksine dahil olan şirketler oldu. CDP’ye yanıt veren BİST 100 şirketleri sayısında son beş seneden bu yana ilk kez artış gerçekleşti. Geri kalan 26 şirket ise gönüllü olarak yanıt verdi. Raporda yer alan analizler; CDP'ye yanıt veren bir ana şirketin raporlama kapsamına alınmış, 3 alt şirketi dışarıda bırakarak toplam 64 şirketin verilerine dayanıyor. 

CDP Su programına yanıt veren şirket sayısı ise 2020'de 36 iken 2021’de 44’e yükseldi. Bunlardan 33’ü resmi davet alan, 11’i ise gönüllü olarak yanıt veren şirketler. Raporun su programı kapsamında analizine dahil ettiği şirket sayısı ise 41. 

CDP Türkiye İklim Değişikliği ve Su Raporu 2021’in iklim değişikliği analizleriyle ilgili öne çıkan bazı ana bulguları;

- Şirketlerde iklimle ilgili konuların yönetim kurulu düzeyinde gözetimi yıldan yıla artıyor. Bir önceki yıl iklimle ilgili konuları her yönetim kurulu toplantısında gündeme alan şirketlerin oranı, raporlama yapan şirketlerin %33’ü iken, 2021’de bu oran %53’e yükseldi.

- Raporlama yapan şirketlerin belirlediği iklim değişikliği ile ilgili riskler arasında şirket faaliyetlerini doğrudan etkileyen risklerin oranı her geçen yıl artıyor. 2018'de %86, 2019'da %90 ve 2020'de %94 olan oran bu yıl %97'ye çıkarak rekor seviyeye ulaştı. 2021’de şirketlerin %97’si; iklim değişikliğine bağlı olarak şirket faaliyetlerini doğrudan etkileyen riskler tanımladı. 

- 2021’de raporlama yapan şirketlerin iklimle ilgili risk değerlendirmelerinde dikkate aldıkları risk türlerinde yer alan on gösterge arasında; regülasyon kaynaklı riskler (%95), piyasa riskleri (%97) ve kronik fiziksel riskler (%92) en çok rapor edilen risklerin başında geldi. Ayrıca, operasyonlarıyla ilgili olarak bu üç risk türünü belirleyen şirketlerin oranı geçen yıldan bu yana önemli ölçüde arttı.

- 2021’de şirketler üzerinde önemli bir finansal etkiye sahip 18 risk etmeni arasında, Karbon Fiyatlandırma Mekanizmalarını sayan  şirketlerin oranı bir önceki seneye göre %59'dan %70'e yükseldi.

- Şirket operasyonları üzerinde önemli bir finansal veya stratejik etkiye sahip iklimle ilgili fırsatlar her yıl artarak, 2020'de %89'dan bu yıl şirketlerin %91'ine ulaştı.

- 2021’de, tedarik zinciri ile ilgili daha fazla fırsat belirlendi. Bir önceki sene raporlama yapan şirketlerin %17’si , 2021 de ise %33'ü değer zincirinde iklimle ilgili fırsatlar olduğunu raporladılar. Yükselen bu oran, iklimle ilgili fırsatların belirlenmesinde artık değer zincirinin dahiliyetinin daha cazip göründüğünü gösteriyor.

- Önümüzdeki iki yıl içinde Bilim Temelli Hedef belirlemeyi planlamayan firma sayısı yıldan yıla azalıyor. 2020'de raporlama yapan şirketlerin %19’u SBT belirlemeyi planlamazken, bu oran 2021’de %11'e geriledi.

CDP Türkiye İklim Değişikliği ve Su Raporu 2021’in su güvenliği analizleriyle ilgili öne çıkan bazı ana bulgular ise;

- Raporlama yapan şirketlerin %41'i su tüketimlerinin bir önceki yıla göre daha düşük olduğunu ölçerken, %17'si artış bildirdi. Su çekimleri ile ilgili olarak, şirketlerin %49'u bir önceki yıla göre düşüş bildirirken, %22'si artış kaydetti. 2021’de; bir önceki yıla göre toplam su tüketimi, deşarjı ve çekimi daha yüksek olan şirketlerin oranı düşerken, bir önceki yıla göre toplam su tüketimi, deşarjı ve çekimi daha düşük olan şirketlerin oranı arttı.

- Raporlama yapan şirketlerin %66'sı, çektikleri suyun yarıdan fazlasını su sıkıntısı olan bölgelerden çektiklerini raporladı. Su çekiminin çoğu üçüncü taraf kaynaklarından (%76) sağlanıyor ve yine suyun çoğu üçüncü tarafların alanlarına (%78) deşarj ediliyor.

- Hemen hemen tüm şirketler (%98) suyla ilgili risk değerlendirmesi yaptığını raporlamasına rağmen, şirketlerin yalnızca %27'si suyun operasyonları üzerinde zarar verici etkileri olduğunu raporladı.

- Suyla ilgili düzenleyici çerçeveler (%95) ve havza/havza düzeyinde su mevcudiyeti (%95), Türkiye’deki şirketlerin suyla ilgili risk değerlendirmelerinde en çok dikkate aldığı konular arasında yer alıyor. Türkiye'deki şirketlerin %78'i nehir havzası yönetimi yetkililerini ve %90'ı yerel toplulukları dikkate alarak risk değerlendirmelerini yapıyor. Analize göre düzenleyici kuruluşlar, şirketlerin suyla ilgili risk değerlendirmelerinde en çok dikkate alınan paydaşlardır (%98).

- Fiziksel riskler, doğrudan operasyonlarda (%68) ve değer zincirinde (%49) en çok rapor edilen risk türü oldu.

- Uzun vadeye bakıldığında, Türkiye'de raporlama yapan şirketlerin %85'i suyla ilgili konuları kurumun uzun vadeli stratejik iş planına entegre ediyor. Başka bir %46'lık kısım ise bu konuları on yıldan fazla bir süredir stratejik bir iş planına entegre ettiğini bildirdi. Şirketlerin %78'i finansal planlamalarında suyla ilgili konuları dikkate alırken, %78'i bu finansal planlamaları uzun vadeli iş hedefleri kapsamında değerlendirdiğini raporladı.

 

Raporun tamamına ulaşmak için burayı tıklayınız.

 

About the Author